Kışın hafiften çekilmeye yüz tuttuğunu haber veren kuş cıvıltılarına çocuk sesleri karışıyor. Place Hoche'u, her gün olduğu gibi okullarından çıkan, çılgınlar gibi Hoche heykelinin etrafında turlayan, evlerine girmeden önce günün son sokak havasını içlerine çekmeye kararlı çocuklar doldurmuş. Ağaçlar yeşillenmediğinden henüz ağaç tepelerine tırmanmalar başlamamış, kaç-kovala durumunda idare ediyorlar. Ayak üstü günün son dedikodularını demleyen gençler, havanın albenisine kanıp güneşe bakıp hafif serinliği unutmaya çalışan yaşlılar, double ve tripple pusetleriyle biraraya gelip seslerinin son seviyesinde nefes almadan konuşurken baktıkları çocukları unutan dadı öbeklerinin az ilerisinde yerlerde pislik içinde yuvarlanan çocuklar... Allahtan bu saatlerde bir de ucunda flamalar asılı sopalarını sallayaraktan önde yürüyen rehberleri eşliğinde heykelin yanına gelip uzun uzun anlatılanları dinleyerek, çeşitli hayret ifadeleriyle tepesinde kuşların tünediği heykele hayranlıkla bakan turist grupları yok.
Bu kalabalıkta bir banka ilişmiş, gözümü bir dakika ayırmadan Efe'yi takipteyim. Okul çıkışına yanımda götürdüğüm trottinette (scooter) ile turluyor. Öyle mutlu ki hayatından, keyifle onu izliyorum. Derken koşarak, biraz da kıvranarak geliyor yanıma. "Anne çiş var" diyor. Alışkanlıkla hemen pet şişe aranıyorum, acaba yanıma su şişesi aldım mı? Yok, ama McDonald's kahve bardağım var, yeni bitirmişim içindekini. Şimdi çocuk bu keyfi bırakıp eve mi gitsin, parka ulu orta yaptırmak da olmaz. Kabul ediyor çaresiz... Güneşlenen yaşlı teyzelerin garip bakışlarına aldırış etmiyorum, maksat oğlum rahatlasın.
Pet şişeler, yaklaşık 1 senedir azalarak da olsa hala oldukça mühim bir yere sahip hayatımızda. Hiçbir küçük su şişesini hemen atmıyorum. Özellikle arabada ve çocuk gece tuvalete gitmek istemediği zamanlarda odada hemen yaptırmakta çok işe yarıyorlar :) Efe de pet şişeye çiş yapma olayına alışık baştan beri.
Her annenin çocuğuna tuvalet eğitimi verirken unutamayacağı hikayeleri vardır. Efe'nin tuvalet alışkanlığı kazandığı geçen yaz aylarında yaptığı ve sanırım hiç unutmayacağım bir hareketi geliyor aklıma plastik kahve bardağına çiş yaptırma esnasında :
Sabah gözümü "çocuğu hemen çişe tutmalıyım" diye açtığım günler... Efe ile aynı odada, karşılıklı yataklarda yatıyouz. O sabah gözümü, aslında gözüm açıkken duymam gereken bir sesle açtım; o malum "şırr" sesi. Ses çok yakın, gözümü aralıyorum ve Efe hemen yanı başımda. Bir şeyler yapmaya çalışıyor, kafası önünde, meşgul çocuk belli, bir taraftan da konuşuyor: "Bak anne, işte böyle yaptım gördün mü, başardım!" Zafer kazanmış bir tavırla bana bakıyor. Biraz doğrulunca olayı kavrıyorum sonunda! Benim şeker oğlum, gece yanıma aldığım su bardağını bulmuş, bir güzel yerine yerleştirmiş ve çiş yapıyor. Yanlız bir sorun daha var, çamaşırını indirmeyi unutmuş, onun üzerinden süzülenleri bardağa biriktiriyor. Yarısı içine, yarısı dışına tabi, bacaklardan süzülen ince bir çiş şeridi de var. İçinde biraz su kalmış olan bardak, külottan süzülen çişten toplayabildiğini toplamış. Ama yüzündeki o zafer ifadesi, unutulacak gibi değil.
Efe başarısından dolayı tebrik edildi, çişler temizlendi, bardak atıldı ve o günden sonra bizim evde el altında kalmış olan sular asla kontrol edilmeden rastgele içilmedi! Efe'nin hala devam eden alışkanlığıdır, evde çantalarda kalmış pet şişeleri bulduğunda "anne bu su mu çiş mi" diye sormadan asla içmez :)
Plastik McDonald's kahve bardağını çöp kutusuyla buluştururken, bizim merhum cam su bardağını hatırladım, bu basit ama çok hoşuma giden hikayeyi hiç unutmak istemeyeceğimi düşündüm. Aynı Efe'nin bugün gülen mutlu gözlerini hiç ama hiç unutmak istemediğim gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder