Konser afişini gördüğümde içimden büyük bir heyecan kopmuştu "keşke gidebilsek" diye iç geçirmiştim. Efe'nin kalışını nasıl organize edeceğimiz konusunda endişelenerek Murat'a söylememiştim bile. Ama her gün o konser afişinin önünden geçerken "üzgünüm Bryan" diyordum içimden.
Ders 1: Düşünce gücü diye bir şey var, düşünceler bir yerde kadere doğru kayabiliyor.
Şarkılarının sözlerini o zamanlardaki kaset kapaklarından ezberlemeye çalışırdım... Müziği ve hafif buğulu sesi her zaman huzur verirdi. Birkaç nesile birden hitap eden, şarkıları hiç eskimeyen bu büyük üstadı sahnede izlemek ne kadar güzel olurdu oysa.
Bir konuşma arasında konseri yakalamış ve unutmamış kocam, bir de baktım 17 Mart akşamı için Paris Le Zenith'e iki adet hem de en güzel yerden biletimiz olmuş :)
Ders 2: Fazla düşünme, hemen harekete geç : "aksiyon insanı" olmak gerek, Murat gibi.
"Summer of 69"da henüz dünyada olmasam da Bryan Adams hemen karşımda gitarını konuştururken coşmak, "Have you ever really loved a woman" derken sevdiğim adamın omuzuna başımı koymak, "Do I have to say the words" derken İstanbul klibini fonda görüp heyecanlanmak, harikaydı.
Müthiş bir sahne, harika bir müzik şovu, sevgili olduğumuz günlerdeki gibi romantik ve başbaşa zaman geçirmek, bütün bunlar bize çok iyi geldi. Belki 8 sene önce kıymetini bilemeyeceğimiz kadar tatlıydı.
Ders 3: Başbaşa zaman geçirmeyi ertelememek gerek.
Tabi itiraf etmeliyim, geçen 4-5 saat süresinde yaklaşık 20-30 kez Efe'nin lafı geçti aramızda. Ama içimiz Efe konusunda çok rahattı. Efe'yi büyük bir keyifle misafir eden Figen Abla, Burçin Abi ve Ege'ye binlerce teşekkür. Onların da Efe'nin de iyi zaman geçirmiş olmaları bizim konserden aldığımız hazzı ikiye katladı.
Ders 4: Çocuğum var aman ben bir yere gidemem diye düşünme, etrafında seni ve oğlunu seven insanlar olduğunu unutma.
Efe'yi almaya gitttiğimde kurduğu cümle de memnuniyetini kanıtlıyordu. "Sen şimdi neden geldin ki anne?" :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder