7 Ocak 2014 Salı

İki Bin On Dört, ört, rt, t...

Zaman...

Sen nasıl bir şeysin, hayata senin için geliyoruz sanki, senin ellerinde şekillenmek için. Sen yoksan hayat yok, anlam yok. En büyük beklenti, en büyük umut ama diğer taraftan en büyük "hiç"sin.

Ne yazık ki senin bitişinle ömür de bitiyor. Ama biz, senin bizi bitireceğini bile bile sana bir ömür bağlı kalıyoruz.

Ne kadar gururlusun, kim bilir!

Yeni zaman, yeni sene

Kendimize "yeni bir başlangıç noktası" olarak seçtiğimiz o günden geçtik yine. Biz fanilerin hayatla en büyük bağı olan koca bir zaman dilmini daha tekrar geri gelmemek üzere "geçmişe" uğurladık.

Yeni bir sene, beyaz bir sayfa gibi. Yılın o son günü, iyice ağırlaşan o son saatleri geçince, geri geri dakikaları sayınca, kurtulmak için can atarcasına yeni misafiri bekleyince bir aydınlık doğuyor içimize.

Bütün yükler, ağırlıklar "eskide" kalacak ve biz ak pak bir deftere yeni karalamalara başlayacağız gibi hissediyoruz.

Saatlerin gece 12'yi göstermesiyle prenses koşarak balo salonunu terk eder...

Yeni yıl gecesinin atmosferini ister "heyoo hoppa" havasında ister PTT (pijama-terlik-tv) havasında geçirelim aslında büyülü bir şey yaşamadığımızı ancak güneş doğduğunda anlıyoruz.

Birisi çıkıp "kandırdım " diyor gibi gelir bana 1 Ocak sabahları.

Etrafta bir anons duyulur:

" Sayın dünya sakinleri, büyülü dakikaları geride bırakmış bulunmaktayız. Önümüzdeki 365 gün durmaksızın devam edecek balkabağı günlerine hoşgeldiniz!"

" 31 Aralık akşamı kırmızı çamaşır giyenler; balkabağı günlerinde donanama şansınız yüksek olasılıkla sürmektedir. Ancak tüm insan evlatları; umut etme şansınız her an devam edecektir. Lütfen hayata olan inancınızı kaybetmeyin! "

İç meselesi günleri

Bir bitiş, bir başlangıç insanı sorgulatır ve şöyle bir içindekileri ortaya döküp toplatır düzenletir ya, işte ben en çok o kısmı seviyorum yeni yılların. Yıl biterken herkes bir şekilde kendi kendini döker ve toplar bence.

Kendi kendini hiç dinlemeyen hiç hesaplaşmayan insanlara bile doğa gereği dökülür gibi gelir bana. Onun için Aralık sonuna doğru insanları çok rahatsız etmek istemem, herkesin işi var gibi gelir.

"İç meselesi" günleri işte, özellikle Aralık ayının son iki haftası of çok yoğun olur! O kadar ki, uzun tatilleri hak eder bu günler !

Döktüm, topladım, rahatladım!

Biraz gayri ihtiyari, yer yer de bilerek "dökül toparla" yaptım ben de kendi çapımda. Her sene olduğu gibi!

Gerçi sıcak bir iklimde yıl kapatıp yıl açmak benim sorgulama moduma biraz kastetti, soğuk hava, hafif is kokusu, soğuktan yer yer ürpermek ve üstüme yumuşak polarlar giymek istedim, elmalı-tarçınlı kış çayı içmek istedim üşürken, ayaklarımı kalorifere dayamak, gece etraf sessizleşince şansım varsa taze taze yağan kar manzarası seyretmeyi aradım...

Hakkını yememeliyim, en azından geceleri uyuyabilecek kadar "serin" günler verdi bize bu coğrafya da, çorap bile giydik bazı akşamlar!

Efe uzun süre kardan adam yapma ümidini kaybetmediyse de sonunda havaların tekrar ısınmaya yüz tutuşuyla bunun buralar için bir hayal olduğunu anladı. Gözyaşları içinde...

Daha çok - daha az

Çok büyük uçlar olmamış benim için 2013'de, ne mucizeler yaratmışım ne de büyük başarılar.

Hayatımızda bir çok taşı yerinden oynattığımız 2013 yılı başlarına kıyasla 2014 çok daha "oturur" bir başlangıç yapmış bizim için.

- daha az hayret, daha çok hasret
- daha çok güven, daha az endişe
- daha az saplantı, daha çok anlayış
- daha çok tesadüf, daha az kontrol merakı
- daha az kırgınlık, daha çok sevgi,
- daha çok yeni yerler, daha az bildiğim yerler,
- daha az umutsuzca indirilmiş kaşlar, daha çok gülen suratlar
Teşekkürler 2013.

2014'de de Şubat 29 çekmiyor!

Olsun, bir gün için seni kırmam en baştan. 1 günün lafı mı olur koskoca hayatta!

Sakin, kendinden emin, vakur geldin 2014. Dilerim seni uğurlarken de aynı efendiliğini koruyor olursun.

Ama dur gitme hemen, önce donanarak geçmesini hayal ettiğimiz 365 balkabağı günümüz var. Ne mutlu bize!

Hayallerle dolu bir sene

Hayal kurmak; zamana ve mekana meydan okumak ... Soğukta sıcak hayal etmek, sıcakta soğuk. Yoklukta bolluk, bollukta daha da bolluk! Savaşta barış, barışta huzur. Yanlızlıkta aşk, aşkta bitmeyen aşk! Yorgunlukta uyku, sıkıcı anlarda ferah nefesler...

Zaman yok, mekan yok, sadece sen varsın. İstediğin kadar özgür ol, sınırlar yok.Üstelik kimse hayallere müdehale edemez, ta ki onları dile getirene kadar...

Bu sene bol bol hayalle geçmiş. Bazen geçmiş anları anımsamışım, bazı ayrıntıları değiştirip tekrar yazmışım, geçmişi daha da bir sevmişim böylece.

Zaman zaman da geleceği hayal etmişim, çok uçmadan, orta karar, muhtemel hayat beklentileri. Sevmediklerimi silmişim, tekrar yazmışım senaryoları...

Hepsinin sonunda sıkılıp "o ana" geri döndüğümde sevinmişim. Yani ne geçmişe ne geleceğe takılmamışım.

Bu sene bana "anların" değerini daha bir çok göstermiş. Uçup gitmemiş. Çok kesin detaylar biriktirmekle uğraşmamışım ama bazı anlar var, mıh gibi kazınmış aklıma. Hatırladıkça içimi ısıtıyor.

Aramızda kalsın, hayaller de her zaman hayal olarak kalmıyor! Her hayal olmasa da bazı hayaller gerçeğe dönüşebiliyor. Bu sene bana pek çok hayalimi gerçeğe çevirerek armağanlar vermiş.

Geçmiş ve Gelecek

Bir Arap atasözü ne diyor ;

"Hayat iki bölümdür, geçmiş bir rüya, gelecek bir dilek" 
(Hürriyet Gazetesi yazarlarından Mehmet Yılmaz'ın 31.12.2013 tarihli müthiş yazısından esinlendim )

İyi dilekler, er ya da geç kazanır. İyi dileklerde bulunmak, hayal etmek ve hayallerin gerçek olacağına inanmak için çok sebep var.

İleri bakmak için çok sebep var! Sana inanmak için çok sebep var 2014!

Hayat varsa, umut da var, iyi ki var...

Mutlu seneler...
    














2 yorum: