27 Ocak 2014 Pazartesi

Twitter kaynaklı kimlik bunalımı yaşıyorum!

Artık bir twitter hesabım oldu. Hayrını göreyim, üstümde paralansın...

Oldu olmasına ama " sen kimsin" kısmını 5-10 kelimede anlatma kısmı beni bitirdi!

Sen kimsin be kardeşim, neyin nesisin?

Ey tweetlemek, tweetlenmek, top tweetler oluşturmak isteyen kul, söyle bakalım sen kimsin?

İnsanlar profillerine neler yazmışlar diye merak ettim, birçok kişinin profiline baktım. Her insanın "sen kimsin" sorusuna verdiği yanıt ne kadar farklı:

Kimi havada bulut olmuş, kimi yerdeki su damlası... Kimi anne, baba, eş, çocuk olmuş, kimi genel müdür, hesap uzmanı, tasarımcı, girişimci! Çok havalı cevaplar vardı. Hattı bazı profillerde komple doldurulmuş o küçücük alan, o kadar ki, arka plandaki resim görünmüyor. Çok kıskandım...

İnsanlar çatır çatır "ben biliyorum kim olduğumu, sen geç sıradaki gelsin bakıyım" demiş sanki.

Cevap veremedim ben bu soruya, geçmiş karşıma bir makina "sen kimsin" diyor, çok sinir oldum!

Açtığım twitter hesabımı birkaç hafta boş boş tuttum. Ne bir fotoğraf ekledim, ne birilerini takip ettim, ne de takip edildim. En çok takip edilen insanlara baktım, vay be dedim!

Bu insanlar kim olduklarını çok iyi biliyor olmalılar ve tabi çok iyi ifade ediyor olmalılar ki "en çok takip edilen insanlar" olmuşlar!

Düşündüm düşündüm, yok ben kim olduğumu bulamayacağım sanırım dedim. Tam bulur gibi oluyorum hop, kayboluyor. Azıcık zorlasam hatırlayacağım, twitter hesabım havalı görünecek... Gencim, özeniyorum :) Herkes yazmış kim olduğunu ben neden yazamıyorum Allah'ım!

Yanımda kağıt-kalem gezdiririm her zaman ama bu ara özellikle dikkat ettim; kim olduğum aklıma geldiği zaman unutmadan hemen yazayım diye özel bir parça kağıt kalem gezdirmeye başladım.

- Memleket, yaş, boy, kilo (yok kilo olmaz!) medeni durum, yaşanan şehir falan yazsam, bu ne ya muhtarlıktan ikametgah ilmuhaberi mi istiyosun, derler!

- Kendini şanslı hisseden, desem nazar değer maazallah!

- Bol bol baş ağrısı çeken, kafacığı ağıdığı zaman dünya ile bağlantısı kesilen desem, çok acıklı, pek bir zavallı :( derler!

- Arada kararsız, bir miktar kin tutan, durup durup eşeleyip depreşen, arada takıntılı desem, arıza bu arıza derler!

- Çok büyük pişmanlıkları olmayan, zamanla düşünceleri değişebilen ama değişimi hayatın parçası olarak gören biridir, abartıyı sevmez desem, bana ne der insanlar profiline bakarken!

- Efe'nin annesi Murat'ın eşi desem, benim hayatım onlar ama herkese kendi ailesi, derler hatta başlarlar aile üyelerini saymaya!

- Hayallere dalan, ara ara uçan, düşüncenin gücüne inanan desem, iyi uçuşlar derler!

- Arkadaşlarını, dostlarını seven ve hep hatırlayan ancak uzaklarda geçen hayattan dolayı çok sitem edilen birisidir, desem mesafeler-zamana karşı koyamadığım için  bana kırgın olan arkadaşlarım yolar saçlarımı!

- Çok özleyen, çok hatırlayan, özleye özleye, hatırlaya hatırlaya devreleri yakan, artık içim kalın bir duvar oldu desem, iç bir bardak su açılırsın, derler!

- Kendiyle konuşmayı seven hatta kendiyle konuştukça kendini yerden yere vuran desem, git konuş o zaman duvarlarla twitter'da ne işin var derler!

- Keyifli zaman geçirmek için işten güçten, yol gitmekten-gelmekten korkmayan desem, alkış mı tutacaklar!

- Yaşlılara ve onların muhabbetlerine bayılan, yaşlılarla birlikteyken onların tecrübelerinden çok faydalanan ve tabi en zevkli kısım olarak konuşmalarını zihne kaydedip bol bol gırgırını yapmayı seven desem, ne terbiyesiz derler!

- Gezmeyi seven doğayı seven, doğanın içinde mutlu olan desem, topraktan geldik toprağa döneceğiz derler!

Derler de derler... Salı sallanır, çarşamba çarşafa dolanır, perşembe perişanlık!
İnsanlar sever eleştiriyi. Ağzımızla kuş tutsak beğenmezler!

Anladım ki hayatta en zor şey insanın kendi kendini anlatması, hem de 5-10 kelimeyle. Bunun için   mülakatların en klişe ama en kritik sorusudur "kendini bize anlat" demek.
Anladım ki tek bir açıdan kendini anlatmak, anlaşılır olmak imkansız...
Anladım ki, twitter ve benzeri araçların kendini anlat kısmı seni anlatmıyor!
 
Anladım ki, aslında senin kim olduğun önemsiz, aslında insanlar kendini anlatmayı seni anlamaktan, dinlemekten çok ok daha fazla önemser.
Anladım ki, herkesin vitrini başka, arkada görünmeyen stok alanı başka renkte...

Anladım ki, kendimizi insanların görmek istediği gibi yazmak çok kolay,
Anladım ki o insanlar bizi hep öyle beğenmeye devam etsin diye çabalamak çok zor!

Sonuç olarak, ben kim miyim,
Hala cevabı bulamadım. Dilerim bu yazıyı okuyan sizler kim olduğunu bilenlerdensinizdir. (Bir-iki kopya verin, belki bana da bir faydası olur )

Ben Evrim, siz kimsiniz?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder