8 Ekim 2013 Salı

AYNALARA DÜŞMANIM BU GÜNLERDE


Bir sıkıntı, bir kasvet, bir kara bulutlar kümesi... Aksilikler ardarda, benim ruh hali oldu bir lom lom çorbası. Neresinden tutsam elimde kalıyor.

“Derin nefes al geçer” diyor içimdeki Polyanna, demesiyle kafasına bir odun yemesi bir oluyor!

Ne geçmesi şekerim, artıyor da artıyor, beni ele geçiriyor.

Yüzünü günlerdir göstermeyen güneş, güneşle aramıza giren kara bulutların hiç bitmeyen yağmuru, yürüdükçe vıck vıck eden terlikler, soluduğum nemli bunaltıcı hava, terlemekten isyan eden vücudum!

Üstüne iyi görünümlü ve adisonda yazan fiyattan beklenmeyecek şekilde zehirlenme durumu, karı-koca hastanede 1 gün yanyana yatıp romantik romantik serum yeme! 1 hafta iyileşememe, yerlerde sürünme. Sindirim sistemiyle ilgili bu tip vak’aların kilo vermemize yardımcı olmasının bile tadını çıkaramadım. Yüzüm aynaya baktığımda bana hiç iyi şeyler söylemiyor.

Şükür ki oğlum sağlıklı derken hop, demez olsaydım! Aynı gece çocuk ateşler içinde yanmaya başladı. Okuldan ağzında-ellerinde-ayaklarında yaralara sebep olan (HMFD) bir hastalık kaptı. 45 çocuktan 2’si hasta okulda bu hastalıktan dolayı, birisi benim Efe’m! 1 hafta ev hapsi, ağzındaki yaralardan 2 gündür acılar içinde bebeğim.

Ya sabır... ya sabır...

Her şey bir yana, bir de insanların bencilliği, kötü yürekliliği. Tüm hastalıkların yanında bu ana yemek kıvamında! Geldi oturdu yüreğimin üstüne, canımı acıtıp duruyor. Kurtulmaya çalıştıkça batıyor. Mide kramplarım insanların nasıl bu kadar kötü ruhlu ve bencil olduğunu düşündükçe artıyor. 3 günde geçeçeği varsa hastalığın 10 güne uzuyor içimdeki zehirle... Aylardır bir işin ucundan tuttuğumu sanıyordum, tekrar bir umut, çalışmak için yanıp tutuşurken “bir fırsat” diye kendimi paralıyordum. Motivasyon 1500! Ya sonuç; en az 750’sinin içinden kötü duygular fışkırdı yüzüme. Kalan 750’sine ise “hayat dersi” demekle yetindim. Yetindim de, içim hala sindiremedi.

Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeli diye beklerken, hayal kırıklığı mide ağrılarına, mide ağrıları bunaltıcı yağmurlar eşliğinde soğuk terlere, içimdeki öfke baş ağrılarıyla fışkıran zehire döndü.

Yaşadığım ülkeye kızdım, yağmura kızdım, iklime kızdım ama en çok kendime kızdım. Kendimi bu kadar hırpaladığım için döndüm bir daha kızdım!

Aynalara düşmanım bu aralar, kendi yüzüme, kendi sesime, kendi nezdimde bütün zehir saçan insanlara düşmanım. Yılmadan hırsla yağan yağmur taneleri kadar kadar çok düşmanım!

Mevsim dönse, benim içim de – bu coğrafyaların hiç bilmediği- bahara döner mi acaba?

1 yorum:

  1. Hayatta hepimizin felaketleri üstüste yaşadığı zamanlar hep oluyor canım.Yüreğine baharlar açtıracak güzelliklerin en kısa zamanda kapını çalmasını diliyorum arkadaşım...
    İsabel

    YanıtlaSil