17 Mart 2013 Pazar

Foto şip-şak

Yarım saatlik bir işim var diye oturdum bilgisayarın başına, bir fotoğrafa takıldım, ordan diğerine, ordan bir diğerine derken dağıldım, neden bilgisayarın başında olduğumu unuttum.

O anlar orada duruyor işte. Sen ordasın. İster objektife bakan ol istersen fotoğrafı çeken her şekilde o anlardasın. Zamanda yolculuk yapılamazmış diyorlar bir de, ben yaptım geldim şimdi! Her şey yaşandığı anda duruyor, milim kıpırdama yok.

Cesaret gerek fotoğraflara bakarken. Ben yakın geçmişe kadar biraz gittim ki baktım daha ilerleyecek gücüm yok, bıraktım. Aralardan rastgele seçeyim dedim yine her baktığım karede o anların içinde sıkışıyorum "bugün doğru bir gün değil sanırım" dedim. "Şimdi" ile "o an"arasında sıkışıp kalma riski yüksek olduğunda geri dönmekte fayda var. Gidip de dönememek, dönüp de bulamamak var!

Fotoğraf çeken ve fotoğraf çekmeye tutkuyla bağlı insanları bugün anladım, onlara saygı duydum... Cesaret işi fotoğraf çekmek, anları zihinine yazmak demek. Geri dönüp kendi elinle hayat verdiğin her kareye bakmak, o anları ezberlemek demek. O anlardaki kendinle sürekli yüzyüze gelmek, kendinle her bir karede buluşmak demek. Ben daha bugün birkaç saat önce ayak üstü hem de telefonla çektiğim fotoğraflara bakarken bile bir garip oluyorum.

Fotoğraf çekmek ve onlara tekrar tekrar bakabilmek zamana meydan okumak galiba. Ee, kan görünce bayılıyorsan cerrah olamayacağın gibi her anı elinde tutamama tedirginliği yaşıyorsan da fotoğraf çekmeyecek, ya da çektiklerine bakmayacaksın.

Efe'nin her hafta sonu bir ödevi var. Hafta sonu yaptıklarıyla ilgili birkaç kare fotoğraf çekmek ve o kareleri pazartesi sınıfta dilinin döndüğünce anlatmak. Yanlız bu ödev onun değil anne-babaların oluyor. Her pazar akşamı Efe Efendi uyurken biz ödev yapıyoruz. Tabi hafta sonu her an malzeme toplama çabası bir yana... Küçük çaplı bir arşiv oluyor, her hafta 3-5 fotoğraf bile çok şey anlatıyor.

Öyle hızlı geçiyorsun ki zaman, fotoğraflar kanıtın olmasa yok gibisin. Biz hep "bu anda"yız da, senin yerin meçhul.

Yolculuk senin içinde değil de bizim paşa gönüllerimizde galiba. Sana her mekan uyar, bizimle gider bizimle gelirsin. İyi de edersin.

Zamanı benim akışıma bıraktım, eski fotoğraflarımla barıştım.

Malesef, bu yazıya uygun hiç fotoğraf bulamadım. Zamanın fotoğrafı bende var diyenler varsa, katkılarınızı beklerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder