Çocukluğumuzda hepimiz yapmışızdır. Bir isteğimiz yerine gelmeyince,
gelecekte hayatımız hakkında tüm kararları kendimiz verdiğimiz zaman o konunun
suyunu çıkarmaya, hatta dibine vurmaya and içmişizdir. Benim hiç unutmadığım
iki kehanetim vardı büyüyünce yapmak için sabırsızlandığım. Birincisi tek çocuk
olmanın acısını çıkartmak için 3 çocuk yapmak ve bu şekilde anne ve babama “bakın
nasıl da yapılıyormuş” havası atmak, diğeri ise kendi evim olunca hemen o evi
kedilerle doldurmaktı.
Çocuk olarak elde var bir ama üçü bulmam pek gerçekçi görünmüyor! Ağız
değişti tamamen, “kolay değil tabi çocuk
büyütmek” şeklinde yumuşatıcı ara cümlelerle anne ve babamın yolunda
ilerliyorum ben de. Geçmişte ortaya attığım “üç çocuk yapacağım, göreceksiniz!”
cümlelerim hatırlatıldığında kulaklarımı kapatıp şarkı söylüyorum.
Kedi konusuna gelince... Annemin eve evcil hayvan almama inadını kıramayıp
"Bir gün kendi evim olsun birsürü kedi alacağım" diye yaş sümük
ağlayan, sokak kedilerinin özellikle hasta olanlarını seçip onları severek iyileştireceğine inanan sonuçta hastalık
kapan, yüzü gözü yara olan, gece yağmur yağdığında, hava soğuduğunda sokaklarda
küçük yavru kedileri arayıp bulan, balkonda gizlice besleyen, yakalanınca onları
sokağa bırakmamak için yalvarmaktan bitap düşen, "kedi" diye kafayı
yiyen ben...
Sadece kedileri değil tüm hayvanları çok seviyorum. Geçmişten bu yana
değişen ise bu canlılara olan mesafem. Artık sevgim uzaktan bir sevgi. Bunu bugün
bir kez daha çok net bir şekilde anladım! Bir kedi kafede...
Cataholic Café, Sukhumvit - Bangkok |
Cataholic Café, bir kedi kafesi. İçinde neredeyse 10 kadar kedi var ve kahvenizi yudumlarken içinizdeki kedi sevme isteğinizi giderebiliyoruz...
Bu masalarda bir süre sonra bir insan bir şeyler yiyip içiyor! Kedinin güzelliğine odaklanamadan masada ne kadar çok tüy olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. |
Ne yazık ki Siam kedilerinin anavatanında yaşamamıza rağmen etrafta bir tane
kedi görmediğimiz gibi Efe’nin içindeki kedi aşkı da en az benim çocukluğumdaki
kedi aşkı ile yarışacak şekilde büyümekte. Çocukların hayvanları görmesi,
onlara dokunabilmesi harika bir duygudur ve ben oğluma bunu sıkça yaşatamıyorum. Bugün Murat'ın aklına geldi Efe'yi kedilerle buluşturmak ve kendimizi Cataholic'de bulduk plansız bir şekilde. Cataholic
gibi birçok kafe var Bangkok’da, halihazırda ikisini gördük. Kimisinde
köpekler de var. Minicik mekanlar bile olabiliyor bu kafeler ve bazen
içerideki çocuk sayısı nedeniyle kapıları dahi açılamıyor.
Efe ve en baba kedi! |
Büyük bir şehirde kedi görmek, evcil hayvanları nispeten daha temiz bir ortamda sevmek için kedi kafe gayet hoş bir düşünce gibi aslında. Özellikle çocuklar için! Kafeye girmemizle Efe'nin içindeki kedi aşkı bir anda
zaptedilemez noktaya ulaştı. Koştu, zıpladı; mıncıkladı, oynadı, o da kendi
oldu yürüdü kediciklerle birlikte yerlerde dört ayak üstünde...
Kurallar var! |
Efe mutluydu, benimse kedi kehanetlerim tokat gibi vurdu bugün yüzüme Cataholic Cafe’de. Geçmişimle
yüzleştim resmen. Onlardan birini kapıp eve getirme isteği duymak için kendimi
zorladım, zorladım ama başaramadım. Etrafta uçuşan tüyleri görünce nefes dahi
almak istemedim. Ne tek bir yudum bir şey attım ağzıma ne de su içtim. Üzüldüm
biraz da galiba, o kapalı ve insani ortamla kedicikleri bağdaştıramadım. Gayet
sevimli bir havası olmasına rağmen kafede durmak istemedim. Bir de tecrit
bölümü var kediler için, bir nevi cezalandırma veya azgın kedileri diğerlerinden
uzak tutma kısmı. İyice içim parçalandı. Zaten yemek-içmek yok bana, eğreti
oturuyorum bir kenarda. Nerede çocukluğumdaki ben, nerede bugünkü ben.
Entellektüel kedilerrrr...! |
Büyümek mi bu? Belki biraz ama tamamen büyümek değil açıklaması. Kedileri
sokakta sevmek çok daha eğlenceliydi. Onlar senin ortamına değil, sen onların
ortamına gidince güzeldi. Bugün hissettiğim ise insan taklidi yapan
kedilerdi. Sadece uyuyan, çok güzel ama güzellikleri kendilerine hiç fayda
etmeyen, kimisi hayatından bezmiş kimisi daha bebek oyun peşinde ve etrafını
anlamaya çalışıyor bir yandan da uyuyanlara pençe atıp duruyor onları
kaldırmaya çalışırcasına. Diğer yanda cam bölmenin içinde tecrit edilen kediler...
Güzel gözlü ama mutsuz, Allah çirkin şansı versin diye boşuna dememişler :( |
Tuhaftı... Ne kendimi bir zamanlar kedi aşığı olan bir insan, ne de kedileri
kedi gibi gördüm. Anlamsız bir şekilde biraraya gelmiş insan ve hayvan
canlıları şaşkın şaşkın kendi doğamızı
sergiledik birbirimize gösteriş yapar gibi. Onlar pençe attı, gerindi, dilleriyle kendilerini temizledi, yemek
yedi, miskin miskin uyudu; bizler ise onlarla oynadık, onları sevdik, her birinin
hakkında bol bol konuştuk yok renkleri, tüyleri, büyüklükleri... Onlar kedi
taklidi yaptı, biz de insan taklidi. Ve en acıklı kısmı oğlumun kedi sevmek
için başka bir şansı olmaması!
Hala her “kedi” kelimesini yazdığımda kaşınıyorum. Tüylerden mi, yaşadığım
yapay insan-kedi ortamının tuhaflığından mı hala çözemedim. Belki “bir kedim
bile olmadığı” için böyle hissediyorum, evinde bir evcil hayvan barındırma
sorumluluğu alıp onunla hayatını keyifle paylaşan insanlara gıpta ediyorum.
Ancak ben bu düşüncelerimle ve tüy takıntımla evimde asla kedi barındıramam, üzgünüm çocuk ben, yalan söylemişim! Sonuç olarak bir su dahi
içemediğim kafe köşelerinde çocuğuma hayvan sevgisinin en kralından yapay
versiyonunu göstermenin ezikliği ile eve geri döndüm.
Tayland Kralı Bhumidol Adulyadej'nin çocukluğundan bir fotoğraf. 2 gün önce tüm ülkede şenlik havasından 87. yaş günü kutlanan kral bu fotoğrafta Siam kedileri ile birlikte, henüz bir çocuk |
Bir büyük şehirde yapmacık bir doğalcılık oynadık, Efe mutlu, ben karışık kafeden ayrıldık. Kedicikler süslü evlerinde kaldılar, biz evcil hayvansız evimize döndük.
Aklıma takılan bir sorunun cevabını ise hala veremiyorum, ya da verdiğim cevaba inanmak istemiyorum.
Kafenin lavabosunda duran bulaşıkların temizliği her zaman mı kediler tarafından yalanarak yapılıyor yoksa gördüğüm manzara pazar gösterisi miydi?!?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder