24 Ocak 2015 Cumartesi

Menaralar şehri Kulala Lumpur (KL)

 
Kuala Lumpur'un simgesi Petronas Kuleleri'nin güneş batarken görüntüsü... Kuleleri birbirine bağlayan gökyüzü köprüsü (sky bridge) dünyadaki örnekleri arasında en yüksek olma özelliğini taşıyor.
Sağım, solum, önüm, arkam menara! Dizi dizi, boy boy...

Kuala Lumpur'u tek kelime ile anlatmaya çalışsam anahtar kelime “menara” olurdu. 

Menara anlamış olduğunuz gibi “minare, gökdelen, yüksek bina” demek. KL’de bu kelime çok hoşuma gitti, minareler şehri dedim bu şehre...  Her bir gökdelen "... Menara" diye isimlendiriliyor ve sayıları oldukça fazla. Tabi Petronas Menaraları şehrin en yüksek ve ihtişamlı gökdelenleri. Hemen her yerden Petronas Kuleleri'ni görebiliyorsunuz ve yön bulmakta işe yarıyor! Bütün yollar bir şekilde Roma'ya değil de Petronas Menaraları'na çıkıyor. 
 
KLCC Park'dan bir görüntü
Malezya yakın geçmişe bakınca adını trajik uçak kazaları, deprem, sel gibi doğal afetleri ile sık sık duyuran bir ülke. KL'e doğru yol alan uçağın her türbülansta titreyişinde bu haberler gözümde canlanmadı diyemem! Ancak, yemyeşil manzaranın üzerinden alçalarak sağ salim yere indiğim andan itibaren bu ülkeye olumlu duygularla bakmaya başladım.
 
KL Uluslararası Havaalanı (KLIA) Efe maket uçakları ellerinde tutma isteği ile yanıp tutuşurken...
Yeni gördüğümüz bir şehre karşı ya olumlu duygular hisseder ya da tam tersine, bir an önce oradan gitmek isteriz ya, KL bana gayet sempatik geldiği için yazmak geliyor içimden... Hem belki birinin hayrına dokunur bir gün yazdıklarım, ben de sevinirim, hayır dua alırım...


KL sokakları

Hayır, inşallah, maşallah muhabbeti başladı yine iyi mi! Normaldir, çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkedeyiz. Wikipedia bilgilerine bakılırsa Malezya'nın %50'sinden fazlası Müslüman ve Müslüman nüfusu oluşturan etnik kitle Malaylar. Ardından gelen Çinliler de nüfusta büyük yer tutuyor. Ülkenin resmi dini İslam! Kadınların çoğu başları kapalı olmakla birlikte kıyafetleri modern ölçülerde. Çok sayıda yabancı yaşayan ve turist de gayet rahat kıyafetlerde dolaşabiliyor. Ancak bu başkent KL'nin görünümü. Ülkenin çok daha muhafazakar kesimleri olduğunu da duyduk!  Nüfus 30 milyon kadar ve nüfusun büyük kısmı Malezya’nın batı bölümünde yaşıyor.


Pavilion'un girişi 
Sadece menaralar değil elbet, çok daha fazlası var bu şehirde. 4 günlük KL gezimizi - zorunlu gezimizi (!) - anlatmak için sabırsızlanıyorum.
 
KLCC Park'ın romantik havuzu

Bu tamamen zorunlu bir gezi! Tayland'da legal olarak yaşamaya devam edebilmek için ülkeden bir çıkıvermemiz gerekti. Pek de iyi gerekti, bürokrasiyi seviyorum bu günlerde :)
 
Suria KLCC... KLCC Park tarafından görüntüsü
Menara'lar dedik, Petronas Kuleleri dedik o halde Suria KLCC'den çekelim ipin ucunu. Suria KLCC Petronas Kulelerinin altında yer alan aynı zamanda şehrin en büyük ve şık çok alışveriş merkezi. Ama alışveriş merkezi arkasındaki KLCC Park ömre bedel. Bu parkın etrafında dolaşmanın sevabı büyük, kendinizi çook iyi hissediyorusunuz! Petronas Menara'larının fotoğrafını çekmek için de ideal bir ortam. Parkın içinde kocaman bir havuz var ve çocuklar bu havuza özgürce girebiliyor. Ayrıca çok çok büyük bir çocuk oyun parkı var. 







Bitmedi! Suria KLCC'nin 4. katında müthiş bir Bilim ve Keşif Müzesi (Science and Discovery Museum) var. Efe ve Murat bu müzenin tadını çıkarırken ben bu satırları yazıyorum.  

Benim renklerim!

Baba-oğul gezme ve keşfetme keyfi...
Sempatik, sakin ve çok temiz bir Asya şehri burası... Biraz Singapur havası var zaten Singapur kara yolu ile 3 saat uzaklıkta. Eski bir İngiliz kolonisi olan Malezya'da halkın büyük bölümü çok iyi İngilizce konuşuyor.

Bangkok'un bol hareketli şehir hayatından sonra KL bana bir mola gibi geldi. İçinde yaşayanlara sormak gerekli tabi ama birkaç günde gördüklerim gayet olumlu. Tayland'a kıyasla çok çok daha düzenli ve küçük. 

Pavilion civarında yollar...
 
FF (Fantastic Four) diye bir grubumuz vardı bizim Bangkok'da her şeyi birlikte yapardık... Geçtiğimiz yıl 2 üyemizin aramızdan ayrılması ile statümüz WhatsApp grubu listesine düştü :( FF'in bir üyesi Umut Istanbul temsilciliğine, Beliz ise KL temsilciliğine atandı eş durumlarından dolayı! Berna ve ben Bangkok temsilciliğini sürdürüyoruz. Her biraraya gelen resim çekip diğer grup üyeleri ile paylaşır, adettir. Biz de Beliz'le FF'i temsilen KL'de biraraya geldik çoluk çocuk. Kafalarımızın tepesine birer Petronas Menarası koyup fotoğrafımızı Umut ve Berna'ya gönderdik. Bir sonraki biraraya geliş nerede olursa olsun dilerim ki dördümüz yine birlikte oluruz. 


Kuleler bizi açtı!


Bir diğer adet daha! Şu ana kadar gezmeye gidip de bir hastanesini ziyaret etmediğimiz ülke yok kadar azdır. Ya Efe ya da ben muhakkak bir hasta olur bakarız nasılmış o ülkenin sağlık sistemi! Benim her ay düzenli olarak gelen boğaz enfeksiyonum  bu defa KL'e denk geldi ve Gleneagles'a zorunlu bir ziyaret yaptık. Bu hastanede her doktor kendi bölümünü kiralamış, muayenehane kıvamında ayrı ayrı çalışıyor. Malezya’da reçetesiz antibiyotik satılmıyor! Yoksa ben doktorun bana yazdığı ilacın aynısını alacaktım 1 gün önce. Doktor neredeyse bir çabuk alacaktı bademciklerimi şuracıkta, zor kurtuldum elinden.
 
 
 

KL notlarım :

* Müthiş yeşil bir şehir KL. Uçak alçalırken kocaman palmiye ormanları sıralanıyor altınızda ve bir an bu ormana dalacağını düşünüyorsunuz uçağın! Havaalanından şehre doğru ilerlerken de yemyeşil bir doğa eşlik ediyor yol boyunca büyük bir şehirden beklenmeyecek şekilde. Tabi yaklaştıkça binaların sayısı artıyor ve yavaştan bu gidişat menaralara bırakıyor yerini ama yine de KL oldukça yeşil bir şehir. Malezya'da yeşile ve doğaya önem verildiği izlenimi uyandı bende bilemiyorum yaşayanlar da böyle düşünüyor mu... .
 


Havaalanından şehre doğru ilerlerken...




* Zamanımızın çok uzun olmaması ve Tayland vizesi işlemlerimizin 1 günümüzü bloke etmesi sonucu, doğal açıdan oldukça bonkör olan bu şehirde KLCC Park haricinde ancak son gün Kuş Parki (KL Bird Park)’ı gezebildik. Kendi adıma çok keyif aldım, çocukla birlikte gezmek için de enteresan bir yer.
 
 

 
 
 
 
 
 

Kuşlardan fazlası da vardı!

* Perdana Botanik Bahçeleri (Perdana Botanical Garderns and Museums) içinde yer alan Orkide Bahçesi (Orchid and Hibiscus Garden) ve Kelebek Parkı (KL Butterfly Park) aklımda kaldı. Bir daha gelirsem buralara kesin gideceğim!  
 
* Mavi taksiler ve kırmızı-beyaz taksiler gördüm ben. Mavi taksiler mavi-beyaz olanlara göre iki kat tarife yazıyor. İş giriş-çıkış saatlerinde trafiği bahane ederek çok daha fazla para isteyebiliyor ama Bangkok'a kıyasla ben korkunç bir trafik göremedim. Ankara trafiği dahi çok daha sıkışık bence! Ayrıca taksiler bu sıkışık saatlerde fix tarife balon fiyatlar da talep edebiliyorlar. Yine de taksimetre açıldığı sürece taksi ile ulaşım kabul edilebilir ölçülerde.


İşte o "rush hour" bahanesi ile bizden normalin 5 katı ücret aldığını sonradan anladığımız taksici! Neyse ki aracı eğlenceliydi, yol boyu bize Michael Jackson klipleri izletip, bangır bangır müzik çaldı!  

* Trafikte dikkatimi çeken, diğer Asya ülkelerine göre çok daha az sayıda motorun oluşu, bir Vietnam değil yani bu açıdan! Yeşil ışık yanınca sinek gibi vızıldamıyor motorlar. Zaman zaman sıkışıklıklar var ama trafik daha bir temiz göründü benim gözüme.  
 

Lütfen "motosikal" park etmeyin!

* Havaalanı şehrin oldukça dışında. Gidişte şehre taksi ile ulaştık, 85 Ringit gibi bir ücreti var şehre ulaşmanın tabi varış noktanıza göre fiyat değişebilir. 45 dak-1 saat arası yol gidiliyor. Havaalanının çıkışına gelmeden taksi alabileceğiniz bir gişe var hatta ödemesini kredi kartıyla dahi yapabiliyorsunuz. Biz bunu tercih ettik, dışarıya çıkınca taksimetreli taksiler de olduğunu gördük. Ancak dönüşte KL Sentral’den KLIA Expres’e bindik ve yarım saatte havaalanındaydık. Bir de KLIA Transit var ama KLIA Expres hiç durmadan gidiyor ve trafik düşünmeden yarım saatte havaalanında olacağınızı biliyorsunuz en azından! Fiyat olarak da kişi başı 35 Ringit.
 
KLIA Expres sadece yarım saatte havaalanına ulaşmanızı garanti ediyor!
* Son gün uçağa yetişme telaşında iken şehrin metro hattını da kullanma şansımız oldu ve oldukça rahat olduğuna kanaat getirdik. KL Sentral tüm hatların kesişim noktası. Hatta KL TravelPass olayından da son gün haberdar olduk. Biz programımız belirsiz gittiğimiz için belki çok avantajı olmazdı ama gerçek gezginler için bu pass oldukça faydalı olur. Havaalanı transferi de bu kartla yapmak mümkün.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
* KLCC ve Pavilion alışveriş merkezleri gerek yer altından gerekse yer üstü köprüleri (sky walk) ile birleştirilerek birbirine bağlanmış. Pavilion'un sky walk bağlantısının bitimi forum havasında, burada bir yerlerde oturup birşeyler içmek ya da yemek çok keyifli. The Pressroom adında bir bistro'da oturduk biz, çok keyifliydi. Efe'de biraz uyku yaptı The Pressroom, böylece biz de sakin ve sessiz 1 saat geçirdik.
 
Efe Pavilion'un önünde, baymış!
 
 
 
 
 
 
Sky walk'lar Bangkok'daki kadar havadar değil, camlarla kapatılmış... Ama çok çok temizler.

 
 
 
 
 
 
 
Efe'ye The Pressroom'un havası ağır geldi!
 


 
 
* Alışveriş merkezlerinin tuvaletleri tertemiz. Zaten ülke kendisi temiz! Suria KLCC’de ilk kattaki tuvaletler paralı, olası uzun kuyrukları önlemek için ki malum parkta dolaşıp sıcakta bol bol su içip çişi gelen herkes tuvaletlere koşuyor. Bu nedenle ilk kattaki tuvalet paralı, 2 Ringit. Hemen üst kattakı tuvaletler parasız ama aynı şekilde temiz. Tabi üst kata kadar tutabilecek durumda iseniz! 
 
2 Ringit'in karşılığı olarak hem hızlıca ihtiyacınızı gideriyor, hem de hoş kokulu ve Petronas Kuleleri manzaralı bir adet ıslak mendile kavuşuyorsunuz. Artık hangi amaca kullanacağınız size kalmış!
* Çok güzel bir Lübnan Restoranı'nda yemek yedik bu arada, ismi Tarbush. Pavilion'dan çıkınca yukarı doğru yürürken sağ kolda kalıyor. Uzun zamandır bu kadar lezzetli Adana yememiştim! Beliz ve Erman sağolsunlar bize öğrettiler bu restoranı hatta son akşamımızda tekrar gittik.

 * Malezya'da şeriat yasaları uygulanıyor. Yerli halkın alkol tüketimi kesinlilke yasak ve yakalanırlarsa hem içene hem de satana büyük cezalar var. Ancak yabancılar için tabi ki böyle bir kısıtlama yok. Benzer şekilde hem yiyeceklerde hem de diğer tüketim mallarında 'helal' damgası çok çok önemli ve bu damgayı almanın hiç de kolay olmadığını öğrendik. Hadi yiyecekleri geçtim, diş macununda dahi 'helal' damgası var!!! Benim ilk aklıma gelen üretim sürecinin adil olması, kazanılar paraların helal olması gibi bir helallik anlayışı oldu ama alakası yokmuş! Çok iyi niyetli düşünmüşüm. Tamamen ürünlerin içeriği ile ilgili bir konuymuş!!! Bu kadar “helal” olunca çok sayıda Arap turist olmasına şaşırmamak gerek...
 
En helalinden diş macunu!
* Tayland'da olduğu gibi Malezya'da da çok sayıda yabancı çalışan ve yaşayan var. Yabaancıların bir kısmı şehir içinde yaşadığı gibi şehrin hemen dışında da çok güzel yaşam alanları var. 2014 araştırmalarında göre yabancı çalışanların tercih ettiği ülkeler sıralamasında 7. sırada (Cartus 2014 Global Relocations Trends Survey) yer alan Malezya bence bir yabancı olarak yaşamak ve çalışmak için gayet cazip. 

* Sürpriz! 1600 panda ile karşılaşmayalım mı! Publica’da (şehrin biraz dışında bir alışveriş merkezi) çıktı karşımıza sevimli pandalar. Bunlar, 1600 Panda’nın Dünya Turu  (1600 Panda’s World Tour) etkinliği içinde Malezya’da konaklayan pandalar! Yok, gerçek değiller, sembolik. Fransız heykeltraş Paulo Grangeon her bir pandayı titizlikle tasarlamış. Nesilleri tükenmekte olan pandalara dikkat çekmek ve uğradığı ülkelerde halkı bilinçlendirmek için yola çıkmış bir proje bu. Doğa Koruma Vakfı (WWF) tarafından desteklenen projede pandalar Fransa, Hollanda, Italya, Almanya, İsviçre, Tayvan ve Hong Kong’a gitmişler. Malezya’da da 15 farklı noktada görünecek. (http://www.prnewswire.com/news-releases/1600-pandas-to-travel-across-malaysia-the-next-stop-in-their-world-tour-300002040.html ) 25 Ocak’da Malezya’dan ayrılacak olan pandaları çağırsak Türkiye’ye de gelirler mi acaba, neden gelmesinler ki keşke davet edilseler... Çook sevimliler. İşin en zor tarafı 1600 pandanın her akşam tek tek toplanıp sabah tekrar yerlerine dizilmeleri! KL’de bunu üşenmeden yaptıklarını kendi gözlerimle gördüm.




 
* Ülkede restoranların kapalı alanlarında da hala sigara içilebilen bölümler var. Açık havadaki restoran ve kafelerde ise püfür püfür içiyor herkes sigarasını. Hala zehir tüketmekten kurtulamayanlar için ideal bir ülke!

* Malezya'nın turizm sloganında söylendiği gibi : "Malaysia turly Asia" Şimdiden aklımda bu ülkenin daha fazlasını görmek, doğusuna doğru da gitme planları var. Sabah, Sarawak... Belki bir gün..

 
Bu dünya iyice tuhaflaşmadı mı? İnsanlar eskiden bir yerde doğar, büyür, yaşar, yaşlanır ve ölürmüş... Şimdilerde böyle hayatlar görmek neredeyse imkansız! KLCC Park’a bakarken aklımdan bunlar geçiyor; Türk bir aile olarak Tayland’da yaşıyoruz, hayatımızı eşimin bir Fransız şirketinde çalışması ile sağlıyoruz, Malezya'ya gelerek Tayland'daki oturma izni formalitelerimiz için vize almaya çabalıyoruz, bir Italyan restoranında oturmuş Ameriakan kahvesi içerken ve kulaklarımda Tiziano Ferro’dan “Sere Nere” çalarken ben yazılar yazıyorum, nerelerden gelmiş bilmediğim envayi çeşit kuş seslerini dinliyorum, harika bir park manzarası seyrediyorum... Nerdeyse küreselleşme denen canavarın sevimli olduğunu düşünmeye başlayacağım!!!

Sere Nere”... orası nere burası nere...

Dünya sandığımız kadar büyük değil mi ne?!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder