Kuala Lumpur'un simgesi Petronas Kuleleri'nin güneş batarken görüntüsü... Kuleleri birbirine bağlayan gökyüzü köprüsü (sky bridge) dünyadaki örnekleri arasında en yüksek olma özelliğini taşıyor. |
Sağım, solum, önüm, arkam menara! Dizi
dizi, boy boy...
Kuala Lumpur'u tek kelime ile anlatmaya çalışsam anahtar kelime “menara” olurdu.
Menara anlamış olduğunuz gibi “minare, gökdelen, yüksek bina” demek. KL’de bu kelime çok hoşuma gitti, minareler şehri dedim bu şehre... Her bir gökdelen "... Menara" diye isimlendiriliyor ve sayıları oldukça fazla. Tabi Petronas Menaraları şehrin en yüksek ve ihtişamlı gökdelenleri. Hemen her yerden Petronas Kuleleri'ni görebiliyorsunuz ve yön bulmakta işe yarıyor! Bütün yollar bir şekilde Roma'ya değil de Petronas Menaraları'na çıkıyor.
Menara anlamış olduğunuz gibi “minare, gökdelen, yüksek bina” demek. KL’de bu kelime çok hoşuma gitti, minareler şehri dedim bu şehre... Her bir gökdelen "... Menara" diye isimlendiriliyor ve sayıları oldukça fazla. Tabi Petronas Menaraları şehrin en yüksek ve ihtişamlı gökdelenleri. Hemen her yerden Petronas Kuleleri'ni görebiliyorsunuz ve yön bulmakta işe yarıyor! Bütün yollar bir şekilde Roma'ya değil de Petronas Menaraları'na çıkıyor.
KLCC Park'dan bir görüntü |
Malezya yakın geçmişe bakınca adını
trajik uçak kazaları, deprem, sel gibi doğal afetleri ile sık sık duyuran bir ülke.
KL'e doğru yol alan uçağın her türbülansta titreyişinde bu haberler gözümde
canlanmadı diyemem! Ancak, yemyeşil manzaranın üzerinden alçalarak sağ salim
yere indiğim andan itibaren bu ülkeye olumlu duygularla bakmaya başladım.
KL Uluslararası Havaalanı (KLIA) Efe maket uçakları ellerinde tutma isteği ile yanıp tutuşurken... |
Yeni gördüğümüz bir şehre karşı ya
olumlu duygular hisseder ya da tam tersine, bir an önce oradan gitmek isteriz
ya, KL bana gayet sempatik geldiği için yazmak geliyor içimden... Hem belki
birinin hayrına dokunur bir gün yazdıklarım, ben de sevinirim, hayır dua alırım...
KL sokakları |
Hayır, inşallah, maşallah muhabbeti
başladı yine iyi mi! Normaldir, çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkedeyiz.
Wikipedia bilgilerine bakılırsa Malezya'nın %50'sinden fazlası Müslüman ve
Müslüman nüfusu oluşturan etnik kitle Malaylar.
Ardından gelen Çinliler de nüfusta
büyük yer tutuyor. Ülkenin resmi dini İslam! Kadınların çoğu başları kapalı
olmakla birlikte kıyafetleri modern ölçülerde. Çok sayıda yabancı yaşayan ve
turist de gayet rahat kıyafetlerde dolaşabiliyor. Ancak bu başkent KL'nin
görünümü. Ülkenin çok daha muhafazakar kesimleri olduğunu da duyduk! Nüfus
30 milyon kadar ve nüfusun büyük kısmı Malezya’nın batı bölümünde yaşıyor.
Pavilion'un girişi |
Sadece menaralar değil elbet, çok daha
fazlası var bu şehirde. 4 günlük KL gezimizi - zorunlu gezimizi (!) - anlatmak
için sabırsızlanıyorum.
KLCC Park'ın romantik havuzu |
Bu tamamen zorunlu bir gezi! Tayland'da
legal olarak yaşamaya devam edebilmek için ülkeden bir çıkıvermemiz gerekti.
Pek de iyi gerekti, bürokrasiyi seviyorum bu günlerde :)
Suria KLCC... KLCC Park tarafından görüntüsü |
Menara'lar dedik, Petronas Kuleleri
dedik o halde Suria KLCC'den çekelim
ipin ucunu. Suria KLCC Petronas Kulelerinin altında yer alan aynı zamanda
şehrin en büyük ve şık çok alışveriş merkezi. Ama alışveriş merkezi arkasındaki
KLCC Park ömre bedel. Bu parkın
etrafında dolaşmanın sevabı büyük, kendinizi çook iyi hissediyorusunuz! Petronas
Menara'larının fotoğrafını çekmek için de ideal bir ortam. Parkın içinde
kocaman bir havuz var ve çocuklar bu havuza özgürce girebiliyor. Ayrıca çok çok
büyük bir çocuk oyun parkı var.
Bitmedi! Suria KLCC'nin 4. katında
müthiş bir Bilim ve Keşif Müzesi (Science and Discovery Museum) var.
Efe ve Murat bu müzenin tadını çıkarırken ben bu satırları yazıyorum.
Sempatik, sakin ve çok temiz bir Asya şehri burası... Biraz Singapur havası var zaten Singapur
kara yolu ile 3 saat uzaklıkta. Eski bir İngiliz kolonisi olan Malezya'da halkın büyük bölümü çok iyi
İngilizce konuşuyor.
Bangkok'un bol hareketli şehir
hayatından sonra KL bana bir mola gibi geldi. İçinde yaşayanlara sormak gerekli
tabi ama birkaç günde gördüklerim gayet olumlu. Tayland'a kıyasla
çok çok daha düzenli ve küçük.
FF (Fantastic Four) diye bir grubumuz
vardı bizim Bangkok'da her şeyi birlikte yapardık... Geçtiğimiz yıl 2 üyemizin
aramızdan ayrılması ile statümüz WhatsApp grubu listesine düştü :( FF'in bir
üyesi Umut Istanbul temsilciliğine, Beliz ise KL temsilciliğine atandı eş
durumlarından dolayı! Berna ve ben Bangkok temsilciliğini sürdürüyoruz. Her
biraraya gelen resim çekip diğer grup üyeleri ile paylaşır, adettir. Biz de
Beliz'le FF'i temsilen KL'de biraraya geldik çoluk çocuk. Kafalarımızın
tepesine birer Petronas Menarası koyup fotoğrafımızı Umut ve Berna'ya
gönderdik. Bir sonraki biraraya geliş nerede olursa olsun dilerim ki dördümüz
yine birlikte oluruz.
Bir diğer adet daha! Şu ana kadar
gezmeye gidip de bir hastanesini ziyaret etmediğimiz ülke yok kadar azdır. Ya
Efe ya da ben muhakkak bir hasta olur bakarız nasılmış o ülkenin sağlık
sistemi! Benim her ay düzenli olarak gelen boğaz enfeksiyonum bu defa KL'e
denk geldi ve Gleneagles'a zorunlu bir ziyaret yaptık. Bu hastanede her doktor
kendi bölümünü kiralamış, muayenehane kıvamında ayrı ayrı çalışıyor. Malezya’da reçetesiz
antibiyotik satılmıyor! Yoksa ben doktorun bana yazdığı ilacın aynısını
alacaktım 1 gün önce. Doktor neredeyse bir çabuk alacaktı bademciklerimi
şuracıkta, zor kurtuldum elinden.
KL notlarım :
* Müthiş yeşil bir şehir KL. Uçak
alçalırken kocaman palmiye ormanları sıralanıyor altınızda ve bir an bu
ormana dalacağını düşünüyorsunuz uçağın! Havaalanından şehre doğru ilerlerken
de yemyeşil bir doğa eşlik ediyor yol boyunca büyük bir şehirden beklenmeyecek
şekilde. Tabi yaklaştıkça binaların sayısı artıyor ve yavaştan bu gidişat
menaralara bırakıyor yerini ama yine de KL oldukça yeşil bir şehir. Malezya'da
yeşile ve doğaya önem verildiği izlenimi uyandı bende bilemiyorum yaşayanlar da
böyle düşünüyor mu... .
* Zamanımızın çok uzun olmaması ve
Tayland vizesi işlemlerimizin 1 günümüzü bloke etmesi sonucu, doğal açıdan
oldukça bonkör olan bu şehirde KLCC Park haricinde ancak son gün Kuş Parki (KL Bird Park)’ı
gezebildik. Kendi adıma çok keyif aldım, çocukla birlikte gezmek için de
enteresan bir yer.
* Perdana Botanik Bahçeleri (Perdana
Botanical Garderns and Museums) içinde yer alan Orkide Bahçesi (Orchid and Hibiscus Garden) ve
Kelebek Parkı (KL Butterfly Park) aklımda kaldı. Bir daha gelirsem buralara
kesin gideceğim!
* Mavi taksiler ve kırmızı-beyaz
taksiler gördüm ben. Mavi taksiler mavi-beyaz olanlara göre iki kat tarife
yazıyor. İş giriş-çıkış saatlerinde trafiği bahane ederek çok daha fazla para
isteyebiliyor ama Bangkok'a kıyasla ben korkunç bir trafik göremedim. Ankara
trafiği dahi çok daha sıkışık bence! Ayrıca taksiler bu sıkışık saatlerde fix
tarife balon fiyatlar da talep edebiliyorlar. Yine de taksimetre açıldığı
sürece taksi ile ulaşım kabul edilebilir ölçülerde.
* Trafikte dikkatimi çeken, diğer Asya
ülkelerine göre çok daha az sayıda motorun oluşu, bir Vietnam değil yani bu
açıdan! Yeşil ışık yanınca sinek gibi vızıldamıyor motorlar. Zaman zaman
sıkışıklıklar var ama trafik daha bir temiz göründü benim gözüme.
* Havaalanı şehrin oldukça dışında. Gidişte
şehre taksi ile ulaştık, 85 Ringit gibi bir ücreti var şehre ulaşmanın tabi
varış noktanıza göre fiyat değişebilir. 45 dak-1 saat arası yol gidiliyor.
Havaalanının çıkışına gelmeden taksi alabileceğiniz bir gişe var hatta
ödemesini kredi kartıyla dahi yapabiliyorsunuz. Biz bunu tercih ettik, dışarıya
çıkınca taksimetreli taksiler de olduğunu gördük. Ancak dönüşte KL Sentral’den
KLIA Expres’e bindik ve yarım saatte havaalanındaydık. Bir de KLIA Transit var
ama KLIA Expres hiç durmadan gidiyor ve trafik düşünmeden yarım saatte havaalanında
olacağınızı biliyorsunuz en azından! Fiyat olarak da kişi başı 35 Ringit.
* Son gün uçağa yetişme telaşında
iken şehrin metro hattını da kullanma şansımız oldu ve oldukça rahat olduğuna
kanaat getirdik. KL Sentral tüm
hatların kesişim noktası. Hatta KL
TravelPass olayından da son gün haberdar olduk. Biz programımız belirsiz
gittiğimiz için belki çok avantajı olmazdı ama gerçek gezginler için bu pass
oldukça faydalı olur. Havaalanı transferi de bu kartla yapmak mümkün.
* KLCC
ve Pavilion alışveriş merkezleri
gerek yer altından gerekse yer üstü köprüleri (sky walk) ile birleştirilerek birbirine
bağlanmış. Pavilion'un sky walk bağlantısının bitimi forum havasında, burada
bir yerlerde oturup birşeyler içmek ya da yemek çok keyifli. The Pressroom adında
bir bistro'da oturduk biz, çok keyifliydi. Efe'de biraz uyku yaptı The Pressroom,
böylece biz de sakin ve sessiz 1 saat geçirdik.
Sky walk'lar Bangkok'daki kadar havadar değil, camlarla kapatılmış... Ama çok çok temizler.
Efe'ye The Pressroom'un havası ağır geldi!
* Alışveriş merkezlerinin tuvaletleri
tertemiz. Zaten ülke kendisi temiz! Suria
KLCC’de ilk kattaki tuvaletler paralı, olası uzun kuyrukları önlemek için
ki malum parkta dolaşıp sıcakta bol bol su içip çişi gelen herkes tuvaletlere
koşuyor. Bu nedenle ilk kattaki tuvalet paralı, 2 Ringit. Hemen üst kattakı
tuvaletler parasız ama aynı şekilde temiz. Tabi üst kata kadar tutabilecek
durumda iseniz!
2 Ringit'in karşılığı olarak hem hızlıca ihtiyacınızı gideriyor, hem de hoş kokulu ve Petronas Kuleleri manzaralı bir adet ıslak mendile kavuşuyorsunuz. Artık hangi amaca kullanacağınız size kalmış! |
* Çok güzel bir Lübnan Restoranı'nda
yemek yedik bu arada, ismi Tarbush. Pavilion'dan çıkınca yukarı doğru
yürürken sağ kolda kalıyor. Uzun zamandır bu kadar lezzetli Adana yememiştim!
Beliz ve Erman sağolsunlar bize öğrettiler bu restoranı hatta son akşamımızda
tekrar gittik.
* Tayland'da olduğu gibi Malezya'da da
çok sayıda yabancı çalışan ve yaşayan var. Yabaancıların bir kısmı şehir içinde
yaşadığı gibi şehrin hemen dışında da çok güzel yaşam alanları var. 2014
araştırmalarında göre yabancı çalışanların tercih ettiği ülkeler sıralamasında
7. sırada (Cartus 2014 Global Relocations
Trends Survey) yer alan Malezya bence bir yabancı olarak yaşamak ve
çalışmak için gayet cazip.
* Sürpriz! 1600 panda ile
karşılaşmayalım mı! Publica’da
(şehrin biraz dışında bir alışveriş merkezi) çıktı karşımıza sevimli pandalar.
Bunlar, 1600 Panda’nın Dünya Turu (1600
Panda’s World Tour) etkinliği içinde Malezya’da konaklayan pandalar! Yok,
gerçek değiller, sembolik. Fransız heykeltraş Paulo Grangeon her bir pandayı
titizlikle tasarlamış. Nesilleri tükenmekte olan pandalara dikkat çekmek ve
uğradığı ülkelerde halkı bilinçlendirmek için yola çıkmış bir proje bu. Doğa Koruma Vakfı (WWF) tarafından desteklenen projede pandalar Fransa,
Hollanda, Italya, Almanya, İsviçre, Tayvan ve Hong Kong’a gitmişler. Malezya’da
da 15 farklı noktada görünecek. (http://www.prnewswire.com/news-releases/1600-pandas-to-travel-across-malaysia-the-next-stop-in-their-world-tour-300002040.html
) 25 Ocak’da Malezya’dan ayrılacak olan pandaları çağırsak Türkiye’ye de gelirler mi
acaba, neden gelmesinler ki keşke davet edilseler... Çook sevimliler. İşin en
zor tarafı 1600 pandanın her akşam tek tek toplanıp sabah tekrar yerlerine
dizilmeleri! KL’de bunu üşenmeden yaptıklarını kendi gözlerimle gördüm.
* Ülkede restoranların kapalı
alanlarında da hala sigara içilebilen bölümler var. Açık havadaki restoran ve
kafelerde ise püfür püfür içiyor herkes sigarasını. Hala zehir tüketmekten
kurtulamayanlar için ideal bir ülke!
* Malezya'nın turizm
sloganında söylendiği gibi : "Malaysia turly Asia" Şimdiden aklımda bu ülkenin daha fazlasını
görmek, doğusuna doğru da gitme planları var. Sabah, Sarawak... Belki bir gün..
Bu dünya iyice tuhaflaşmadı mı? İnsanlar
eskiden bir yerde doğar, büyür, yaşar, yaşlanır ve ölürmüş... Şimdilerde böyle
hayatlar görmek neredeyse imkansız! KLCC Park’a bakarken aklımdan bunlar
geçiyor; Türk bir aile olarak Tayland’da yaşıyoruz, hayatımızı eşimin bir
Fransız şirketinde çalışması ile sağlıyoruz, Malezya'ya gelerek Tayland'daki
oturma izni formalitelerimiz için vize almaya çabalıyoruz, bir Italyan
restoranında oturmuş Ameriakan kahvesi içerken ve kulaklarımda Tiziano
Ferro’dan “Sere Nere” çalarken ben yazılar yazıyorum, nerelerden gelmiş
bilmediğim envayi çeşit kuş seslerini dinliyorum, harika bir park manzarası seyrediyorum...
Nerdeyse küreselleşme denen canavarın sevimli olduğunu düşünmeye
başlayacağım!!!
“Sere
Nere”... orası nere burası nere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder